FUAT TOSYALI, ‘KURALLARA GÖRE OYNARIM YAPTIĞIM HER İŞTE EN İYİ OLURUM’

FUAT TOSYALI, ‘KURALLARA GÖRE OYNARIM YAPTIĞIM HER İŞTE EN İYİ OLURUM’

Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, Patronlar Dünyası (PD) Dergisi’nin Ekim sayısında ilham verici bir röportajla yer aldı.

Tosyalı Holding’in patronu Fuat Tosyalı, üç kıtada 50’ye yakın tesisi ve 15 bin çalışanı olan bir grubu yönetiyor. Kendi tabiriyle mükemmeliyetçi biri. İş hayatında değişmez kuralları var. “Yaptığım her iş en iyisi oldum. Ben kurallara göre oynarım. O yüzden bir an olsun yakalanırım korkum yok. Hayatım boyunca vergimi tam verdim, ötelemedim. Ne çalışanımın vergisini kıstım ne gelirimi eksik gösterdim ne de giderimi fazla gösterdim” diyor. Avrupa’nın üçüncü, dünyanın en büyük 50 çelik üreticisinden biri olan Tosyalı’nın Cezayir’deki yatırımı Türkiye’nin yurt dışındaki en büyük sınai yatırımı olarak nitelendiriliyor.

REKLAM ALANI

Fuat Tosyalı aynı zamanda yerli otomobil markası Togg’un ve BMC’nin de Yönetim Kurulu Başkanı, Togg onun en büyük gurur kaynaklarından. “Bazıları buna inanmadı ama biz 60 yıllık yerli ve milli otomobil rüyamızı gerçeğe dönüştüreceğiz dedik ve çok şükür bu hedefi gerçekleştirdik” diyor her fırsatta..

Fuat Tosyalı’nın deyimiyle onu en çok gururlandıran, varlığını daha anlamlandıran yatırım ise Ankara Kazan’daki yeni BMC motor, tank ve zırhlı araçlar üretim fabrikası. Bu fabrika içi, “Hissettiğim duygu ve onurun tarifi yok” diyor.

SOBACILIKTAN GLOBAL BİR GRUBA DÖNÜŞEN YOLCULUK
Tosyalı Holding’in patronu Fuat Tosyalı’nın PD Dergi’de verdiği röportaj şöyle;

Fuat Tosyalı mobil bir iş insanı.. Üç kıtada yatırımları var. Özel uçağını adeta bir taksi gibi kullanıyor. İstanbul’da toplantı yaparken Ankara’ya gidip dönüyor mesela.. O yüzden onu yakalamak pek mümkün olmuyor. Geçen ay Togg Yönetim Kurulu Başkanı şapkasıyla Mühih’te mobilite fuarındaydı. Ben de orada olunca ve fırsat bulunca oturduk, bu ayki kapağımız için konuştuk. Fuat Tosyalı, sobacılık yapan babasının yanında başlayan, bugün global bir grubun başkanlığına evrilen yolculuğunu, iş hayatındaki kurallarını, geleceğe dair planlarını samimiyetle anlattı.

“YOLDAN GEÇENE BAKMAK BİLE İSRAFTI”
– “Okuma yazma bilmeyen bir babanın esnaf ve çarşı kültüründen ilham alarak bugünkü yapımızı aynı duyarlılıkla yönetiyoruz” sıklıkla kullandığınız bir cümle.. Yanında çıraklık yaptığınız babanızdan neler öğrendiniz? Hangi özelliklerini ve nasihatlerini kulağınıza küpe ettiniz?

“Çok küçük yaşlarda iş hayatına başlamak bizim o günkü doğal şartlarımızın sonucuydu. Okuma yazma bilmeyen bir baba.. Beni 5 yaşında bir an evvel okula yollasınlar ki dükkânda bir tane hesap kitap yapan, eli kalem tutan birisi olsun demişler. O tarihlerde tamamen el becerisiyle ürettiğimiz ürünler vardı. Metali elimizle şekillendirirdik. Çünkü dükkanımızda elektrik yok, bir şey yok. Gaz lambası imal ederdik. 1968-69 yılları.. Dükkanımız da 3 metreye 3 metre, 9 metrekare bit pazarında bir gecekonduydu. Tabii orada tek bir şey vardı çalışmak, nefes almadan çalışmak. Çünkü ne kadar çalışırsanız o kadar üretim yapabilirdiniz. El işi üretim olduğu için yani yoldan geçene kafayı kaldırıp bakmak bile israftı, kayıptı. Ürettiğiniz mal kesinlikle çok kaliteli olmak zorundaydı. El ayarınız çok iyi olmalıydı. Ve bütün bunları yaparken dürüst olacaksınız. İşinize dürüst olacaksınız. Ürettiğiniz ürüne dürüst olacaksınız. Alın terini esirgemeyeceksiniz. Bunlar üst üste gelince Allah’a çok şükür bizi bugünlere taşıdı. Hiç de kaybolmayan değerlerimiz bunlar. Ben bugün hala çalışmaktan kendimi alıkoyamıyorum. Çünkü çalışmadan bir şey kazanmanın mümkün olmayacağını ben biliyorum. Biz bunu öğrendik. Çalışmadan hiçbir şey sahibi olamazsınız. Dürüst çalışmadan, kaliteli mal üretmeden hiçbir zaman hiçbir şey sahibi olamazsınız. Bu bizim olmazsa olmaz kuralımız.”

“NE ARARSANIZ ÖNÜNÜZE O GELİR”
– Hiç “Kuralları esneteyim, fırsat çıktı değerlendireyim dediğiniz olmadı mı?

“Hiç olmadı. Düşünemedim de.. Bir kere ne ararsanız önünüze o gelir. Bizim zaten öyle bir arayışımız olmadığı için önümüze öyle bir şey gelmedi.”

– Siz bir baba olarak çocuklarınıza ne öğrettiniz?

“Ben de hiçbir zaman çalışmadan hiçbir şeye sahip olamazsınız diyorum.

– Peki çocuklardan “Nasılsa babamız zengin, istediğimiz gibi harcayalım” gibi bir tavır gelirse ne cevap veriyorsunuz?

“Zaman zaman çerçeveden çıkmak isteyen olursa yani şunu alsak mı bunu alsak diyen olursa alalım da paramız mı var ki derim.. 50 yıl önce biz de babamızın yanındayken sohbetlerini dinlerdik. Bir çarşı kültürü vardı. Esnafların kendi aralarında doğruyu yanlışı tartıştıkları sohbetleri olurdu. Oralardan ders alınırdı. Biz de dersimizi öyle alırdık. Şimdi benim sohbetlerimi, reflekslerimi de onlar gözlemliyorlar, bizi geleceğe taşımak için..”

‘KİBİR OLARAK ALGILANMASIN, YAPTIĞIM İŞTE EN İYİLERDENİM’
– 20 yaşındaki Fuat Tosyalı bugünü hayal ediyor muydu, bu kadar büyüyeceğini düşünüyor muydu?

“Boyut olarak değil ama.. Boyutunu kestiremiyordum ama ben maksimalist bir insanım. O tarihlerde de işimin en iyisiydim. Mesela en iyi sobacıydım zamanında. Hangi dönemse o dönemin hep en iyisi oldum. Bugün de öyle Allah’a çok şükür. Bunu bir kibir olarak algılamayın. Çünkü sürdürülebilirliğe büyük yatırım yapıyorum, iş yaptığım her coğrafyada gayet prestijli bir şekilde karşılanıyor ve ağırlanıyorum. Dünyanın her yerinde yabancı yatırımcılar vardır. Ve bu yabancı yatırımcılar normalde yabancı diye adlandırılırlar. Yani “Bu geldi, bizim burada kaynaklarımızdan faydalanacak ve gidecek” diye algılanır. Avcı diye görülürler. Ama ben mesela gittiğim hiçbir coğrafyada böyle karşılanmadım. Çünkü gittiğim her coğrafyada yaptığım yatırımlar sadece sanayiye endüstriye yönelik yatırımlar değildi. O coğrafyanın sosyal hayatına da büyük yatırım yaptım. Ben Türkiye’de nasıl hayırseversem ve paylaşımcı bir karaktersem iş yaptığım her coğrafyada aynı sosyal dokuya, oranın kültürüne, oranın özelliklerine de çok ciddi yatırım yapıyorum ve o coğrafyanın bir parçası oluyorum. Onun için geldiğim yer en baştan beri planlamış mıydınız derseniz.. Bu öngörülemez ama niyetiniz belli olunca akıbetinizin hayır olacağını biliyorsunuz. Ben de geldiğim yeri Allah’a çok şükür özümseyerek hakkını vererek yaşıyorum.”

‘GRUP OLARAK MÜKEMMEL SAYILABİLECEK BİR YERDEYİZ, BUNU SÜRDÜRÜLEBİLİR KILMAK EN BÜYÜK HEDEFİMİZ’
– Tosyalı Grubu, istediğiniz noktaya geldi mi? Gelecek planlarınızda neler var? Yeni iş alanları, yeni coğrafyalar ve yeni satın almalar olacak mı? Benim gibi mükemelliyetçi bir adam için istediğim bir noktada mı?

“Daha iyi olabilirdi. Ama oldukça da iyiyiz. Şartlarımıza, imkanlarımıza göre.. Sadece size bağlı değil ki bu. Siz neler yapmak isterseniz de konjonktür var, dünyada bir sürü değişim oluyor. Amerika’sından, Çin’ine kadar, Avrupa’sından Afrika’sına.. Tam işte bir şey kurguluyorsunuz. Bir yerde bir sürü değişim, dönüşüm oluyor. O da sizi etkiliyor. İşte pandemisinden tutun da tedarik zincirindeki aksamalara kadar birçok çevre etkisel faktörler var. Bütün bunlara baktığım zaman tabii ki grubumuz çok iyi bir yerde. Allah’a çok şükür itibarı, prestiji en üst noktada, bilinirliğimiz gayet iyi. Yani neresinden ölçümlerseniz mükemmel sayılabilecek bir yerdeyiz. Tabii bunu sürdürülebilir kılmak da en büyük hedefimiz.”- Girmeyi planladığınız yeni coğrafyalar var mı? Varsa nereler? “Bugünkü konjonktürde yeni coğrafya kavramı artık doğru değil. Bana göre sürdürülebilirlik önemli. Rakamlarla konuşulmak doğru değil. Bizim yaptıklarımız çok daha iyi. Rakamlar gelip geçiyor. Yatırım yaptığım her coğrafyada Allah’a çok şükür bir numarayız. Bugün dünyada en büyük Türk çelik üreticisiyiz. Türkiye’de en büyük çelik üreticisiyiz. Avrupa’da üçüncüyüz. Bur anlamda sürdürülebilirlik aslında rakamlardan öte.

– Yatırım yaptığınız en heyecan verici coğrafya neresi?
“Kuzey Afrika’yı çok seviyorum.”

‘AKIL TERİ VE ALIN TERİ BİRLİKTE YOĞRULMALI’
– Sıfırdan gelip bu kadar büyümek kolay olmasa gerek. Sizin olmazsa olmazınız ne iş hayatınızda? Kırmızı çizgileriniz var mı?

“Biz küçük bir üreticiyken de kimseden bir şey beklemezdik. Bir şey beklemez derken, kendinizin dışında işte filanca otorite bana yardım edecek, oradan teşvik gelecek anlamında diyorum.. Benim şansım ya da şanssızlığım, mesela hiç teşvik edilmeyen bir sektörde büyüdük. Demir çelik sektörü Türkiye’de hiç teşvik alamaz. Yani öyle bir şey yoktur. Kanunen de yoktur. Onun için biz ne yaparsak bedenimizden olmalı. Yani akıl teri, alın teri hepsi birbiriyle yoğrulmalı ve oradan bir şey üretmeliyiz. Başka türlü bizim şansımız yok.Ha bütün bunların yanında yine benim için olmazsa olmazım ne? Kanun ve kuralların dışında hareket etmem. Hiçbir zaman.. Yani düşünün ki futbolcusunuz, hakemin neye düdük çalacağı belli. Ya arada işte bir şey yapayım da bir hareket yapayım da belki görmez. Öyle bir şey yok. Ben kurallara göre oynarım. Öyle oynayınca çok daha fazla çalışıp çok daha fazla efor sarf etmem gerektiğini biliyorum. O yüzden bir an olsun yakalanırım korkum yok. Ben hayatım boyunca vergimi de tam verdim, ötelemedim. Ne çalışanımın vergisi kıstım ne işte gelirimi eksik gösterdim ne giderimi fazla gösterdim. Bütün bunları yaptığınız zaman birincisi emeğiniz boşa gitmiyor. Kafanızı yastığa huzurlu koyuyorsunuz. Ondan sonra ya acaba bunun nasıl bu kadar büyüdü sohbetlerine cevap vermekle de uğraşmıyorsunuz. Çünkü kafanız rahat. Çalışsa aslında herkes beni geçer yani. Emin olun benim öyle matematik, fizik, cebir, geometri o kadar ileri bir zekâm yok. Kafası o tip şeylere çalışanlar biraz da emek sarf etseler beni fersah fersah geçerler. Malum işte biliyorsunuz, herkes biraz kısa yol seçiyor. Kısa yoldan seçen, önüne ne çıkacağını bilmiyor. Bir bakıyorsunuz, takla atmış. Biz de ağır ağır kaplumbağa gibi devam ederek gidiyoruz.”

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ