PSİKOLOJİK PROJEKSİYON

-UZMAN PSİKOLOG DANIŞMAN METİN HAMURCU YAZIYOR-
Psikolojide yansıtma (projeksiyon) insanların taşınması zor duygularla baş edebilmek için bilinçaltında kullandıkları bir tür savunma mekanizmasıdır. İstenmeyen duyguları ve arzuları kabullenmek veya bunlarla uğraşmak yerine başkasına yansıtmak olarak tanımlanabilir. Psikolojik projeksiyon teorisi ilk olarak Sigmund Freud tarafından geliştirilmiştir. Freud, hastalarıyla seans yaparken zaman zaman onların başkalarını da kendilerinin sahip olduğu duyguların aynısına sahip olmakla suçladıklarını fark etmişti. Bu davranış, kişinin kabullenmekte zorlandığı duygularıyla daha iyi başa çıkabilmesini sağlıyordu.
Yansıtma eğilimi temelde kendini 2 farklı şekilde gösterir: Kişinin kendi beceriksizliği ve eksikliği yüzünden ortaya çıkan aksaklıkları başkalarına yüklemesi Kişinin genel olarak onaylanmayan, istenmeyen duygu, istek ve davranışlarını başkalarına yakıştırması.
Başarısız ve zayıf taraflarını kabullenebilen, içindeki iyi, kötü ve çirkin şeyleri düşünmekte rahat olan insanlar yansıtma yapmaya eğilimli değildirler. Kendileriyle ilgili olumsuzlukların farkına varmaya veya onları deneyimlemeye tahammül edebildikleri için buna ihtiyaç duymazlar.Olumsuz bir duyguyu veya toplum tarafından kabul görmeyecek bir arzuyu kabul etmek yerine onun varlığından kaçmak için zaman zaman herkes yansıtma (projeksiyon)yapabilir. Ancak, bu tutumu bir hayat düsturu haline getirmek veya başkalarını ezmek, sindirmek, küçültmek için kullanmak psikolojide bir davranış bozukluğu, ruhsal bir problem olarak yorumlanır.
Freud’cu projeksiyonun klasik örneği, kocasını aldatan ama onu kendisine karşı sadakatsizlik etmekle suçlayan bir kadındır. Bir kadın iş arkadaşına ilgi duyan evli bir adamın onu kendisiyle flört etmekle itham etmesi de bir yansıtma örneğidir. Aslında bu isteği duyan kendisidir ama isteği yakışıksız olduğundan bilinçaltında bunu kadının arzusu haline getirir.
Bir şeyler çalma dürtüsü hisseden ve sonra bu duyguları başkalarına yansıtan biri de örnek verilebilir. Bu kişi sürekli olarak cüzdanının çalınacağından, komşularının evine girip bir şeyler çalacağından veya bir şey aldığı zaman kendisine eksik para üstü verileceğinden korkmaya başlayabilir. Kendisi bu türden şeyler yapma arzusu hissettiğinden, başkalarının da böyle olacağını düşünür. Böylece kendini kabul görmeyen, uygunsuz şeyler isteyen tek kişi gibi hissetmemiş de olur.