YENİDEN REFAH’TAN HATAY’DA GÖVDE GÖSTERİSİ

YENİDEN REFAH’TAN HATAY’DA GÖVDE GÖSTERİSİ

Yeniden Refah Partisi Hatay 3. Olağan İl Kongresi geçtiğimiz hafta sonunda Genel Başkan Fatih Erbakan’ın katılımlarıyla İskenderun Teknik Üniversitesi konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

Genel Başkan Erbakan’ın yanı sıra kongreye parti üst yetkilileri, Saadet Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan, il ve ilçe yöneticileri ile çok sayıda partili katıldı. Salonu hınca hınç dolduran partililer, Erbakan lehine tezahüratlarda bulundular. Kongrede mevcut başkan Yusuf Yener, güçlü destek ile yeniden İl Başkanlığına seçildi.

ERBAKAN: MİLLİ GÖRÜŞÜN ZAFERİ YAKINDIR

REKLAM ALANI

Kongrede konuşan Genel Başkan Dr. Fatih Erbakan, “Bugün Hatay’da, İskenderun’da Sultan Abdülhamit Ağan’ın görüşü olan milli görüş bir yanardağ olmuş patlıyor. Sultan Fatih’in görüşü olan Milli Görüş bir yanardağ olmuş patlıyor ve merhum liderimiz Erbakan hocamızın görüşü olan milli görüş bir yanardağ olmuş. Patlıyor elhamdülillah. Salona sığmayan bir coşkuyla, bir katılımla bu kongreyi yapmayı nasip eden Cenabı Allah’a sonsuz şükürler ediyoruz. Bugün Hatay’da milli görüşçüler olarak Erbakan hocamızın giydirdiği Milli Görüş gömleğini son nefesimize kadar çıkarmayacağız diye haykırıyoruz. Bugün Hatay’da milli görüşçüler olarak milli görüşün üzerine beton değil kurşun da dökseniz milli görüşü bitiremezsiniz diye haykırıyoruz. Bu salonlar bazılarının yaptığı gibi harçlık vererek, yoklama alarak, zorlamayla veya sivil polislerle doldurulmuyor. Bu salonlar Milli Görüş aşkıyla doluyor. Bu salonlar Gazze’deki o yavruları kurtarmanın aşkıyla doluyor. Salonlar açlık sınırının altında geliriyle yaşam mücadelesi veren Türkiye’deki milyonları kurtarmanın aşkıyla doluyor. Cenabı Allah aşkımızı, heyecanımızı, coşkumuzu daim eylesin. Hep birlikte siz değerli milli görüş dava elleriyle yeni dönemde yaşanabilir Türkiye’yi, yeniden büyük Türkiye’yi ve yeni bir dünyayı kurmayı Cenabı Allah bizlere nasip eylesin.

ALLAH ERBAKAN HOCAMIZDAN RAZI OLSUN

Milli görüşçü olmaktan dolayı en büyük bahtiyarlığı ve gururu yaşıyoruz. Allah Erbakan hocamızdan razı olsun. Bu yolu bizlere gösterdi. Bu istikameti bizlere gösterdi ve bugün onun çizdiği istikamette yürümeye devam ediyoruz. Milli görüşçü olmaktan dolayı niye bu kadar büyük bahtiyarlık duyuyoruz? Çünkü her zaman ifade ettiğimiz gibi Milli Görüş Kıbrıs Barış Harekatını Amerika’ya ve İngiltere’ye rağmen gerçekleştiren cesarettir de onun için gurur duyuyoruz. Milli görüş tarihte ilk defa Amerika’nın İncirlik üssünü kapatmaya cesaret eden bir cesarettir de onun için gurur duyuyoruz. Milli Görüş biraz evvel de söylendiği gibi 54. Hükümette Amerikan büyükelçisinin bütün Yasal takibe düşen bireysel borçluların sayısı 4 kat arttı. İşte size başkanlık sisteminin özeti. Biz o zaman da söylemiştik. Sistemler bir araçtır. Bunu kimin hangi zihniyetle kullanacağına göre faydalı mı, zararlı mı olduğu değişir demiştik. İşte parlamenter sistemde rahmetli Erbakan hocamız koalisyon hükümetlerinde olmasına rağmen efsane hizmetleri yaptı. Dolayısıyla sistem önemli değil. Ne yapacağınız önemli. O sistemin başında kim var o önemli demiştik ve dediğimizde çıktı. Siz borç, faiz, zam, vergi ekonomisini devam ettirdiğiniz sürece hangi sisteme geçerseniz geçin bu tablodan kurtulamazsınız. 85 milyon çalışıyor. Neye çalışıyor? Kamudaki israfı karşılamaya çalışıyor. İmtiyazlı holdinglere kaynak aktarımını karşılamak için çalışıyor ve yıllık 2 trilyon liralık yani 50 milyar dolarlık faiz ödemesini karşılamak için çalışıyor. Bu canavarlara kaynaklar, imkanlar gidiyor. Millete imkan kalmıyor. Bu anlayış, bu sistem değişmeden hangi sisteme geçerseniz geçin milletin yüzünü güldüremezsiniz. Ekonomik sebepler ve depresyon nedeniyleTürkiye’de intiharlar artıyor. Bakınız yıllık ortalama 100 polis memuru intihar ediyor Türkiye. Bunun çok ciddi şekilde masaya yatırılması ve araştırılması lazım. Bu intiharların artışının arkasında birinci sebep olarak ekonomik sıkıntılar, ekonomik sebepler geliyor. Sadece bunlar değil, en başta söylediğim adalet konusunda bir diğer veriyi de paylaşmak istiyorum. World Justice Project diye bir kuruluş 142 ülkede yargı bağımsız mı değil mi bunu ölçüyor. Hukuk devleti var mı yok mu bunu ölçüyor. Adil bir yargı sistemi var mı bunu ölçüyor. Yargı üzerinde siyasetin bir etkisi var mı yok mu bunu ölçüyor. Ve bu ilkeler bakımından Türkiye 142 ülke arasında bu sene 117. sırada çıkıyor. Değerli kardeşlerim işte Türkiye’de hukukun, yargının, adaletin geldiği nokta. Bizim önümüzde kimler var? Nijer var, Madagaskar var, Angola var, Hondras var, Rusya var. Nijer’den, Angola’dan daha kötü durumda olan bir adalet sistemi ile karşı karşıyayız. Partilerinin isminde ilk kelime olarak adalet var ama 23 senede gelinen noktada adaletten eser dahi kalmamış. Bu tablo karşısında gençlerimiz de umudunu kesmiş. Türkiye’de yaşama motivasyonu kalmamış. Yapılan araştırmalar üç gençten iki tanesinin imkanım olsa yurt dışında yaşarım dediğini gösteriyor. İşte Türkiye’nin hali. İktidar yorgun, iktidar çaresiz. Sorunlara çözüm olması gerekirken sorunların kaynağı haline gelmiş ve bu tablo karşısında söylenecek tek bir şey Türkiye’de acilen bir değişimin yaşanması gerekiyor. Bu değişim ne yönde olacak? Elbette ki milli görüş yönünde olacak. Yeniden refah yönünde olacak. Başka çaresi yok. Allah’ın izniyle Milli Görüş yeniden refah yine gelecek ve bu milletin yüzünü yine güldürecek. Öncelikle yaşanabilir Türkiye hayata geçirilecek. İşçi, memur, emekli maaşlarının yaşamaya yeter seviyede olduğu bir Türkiye. Bir dar gelirlinin, bir sabit ücretlinin çocuğunun canı çektiği zaman kiraz almaktan aciz olmadığı bir Türkiye. TÜRKİYE’DE HAKSIZLIKLARIN ÖNÜNE GEÇECEĞİZ

Çocuğunun canı çektiği zaman muz almaktan aciz olmadığı bir Türkiye. Bir emeklinin torunun sünnetine, düğününe giderken bir çeyrek altın almaktan aciz olmadığı bir Türkiye, işsizlik problemini çözmüş bir Türkiye, adaletli gelir ve servet dağılımı sağlanmış bir Türkiye, adaletli bir vergi sisteminin olduğu Türkiye, bugün olduğu gibi zenginden az, fakirden çok vergi alan değil, adil bir vergi sistemi. Haksız vergilerin ortadan kaldırıldığı bir Türkiye. Faiz mikrobundan kurtarılmış bir ekonomik hayat. Çiftçiye, KOBİ’ye, sanayiciye, girişimciye tam devlet desteği sağlanmış bir Türkiye. En ücra köşelerinde dahi altyapı problemlerini çözmüş bir Türkiye. Kaliteli eğitimin olduğu bir Türkiye bugün olduğu gibi bir işe yaramayan kağıt parçası olarak diploma dağıtan bir eğitim sistemi değil. Ahlaki ve manevi kalitesi yüksek. Aynı zamanda bilimsel kalitesi yüksek nesil yetiştiren kaliteli bir eğitim sistemi, bağımsız adil bir yargı sistemi. Bugün olduğu gibi kuvveti üstün tutan, iktidarı üstün tutan değil hakkı üstün tutan bir yargı sistemi. Hızlı işleyen yargı süreçleri bugün olduğu gibi tutuklu yargılanırken ceza alacak olsa bile alacağı cezadan daha fazla içeride insanları yatıran, perişan eden bir yargı sistemi değil. Hızlı işleyen yargı süreçleri, doğu batı kardeşliğinin, Türk Kürt kardeşliğinin tam manasıyla tesis edildiği bir Türkiye, inanç ve ifade özgürlüğünün tam manasıyla tesis edildiği bir Türkiye, kul haklarının devlet eliyle teminat altına alındığı bir Türkiye. Önce ahlak ve maneviyat anlayışının toplumda ve devlet kurumlarında hakim olduğu bir Türkiye. Aile kurumunu tehdit eden etkenlerin bertaraf edildiği bir Türkiye. Yaşanabilir Türkiye’den bahsediyorum. Yönetimde adaletin hakim olduğu bir Türkiye. Herkese adil hizmet, herkes kanun önünde eşit ve aynı zamanda torpilin, adam kayırmanın, çifte standardın olmadığı, adamına göre muamelenin olmadığı ehliyet ve liyakat geçer akça olduğu, dayısı olanın değil hakkı olanın hizmet makamına oturduğu bir Türkiye. Emeklilik sisteminde ve çalışma hayatında adaletin sağlandığı bir Türkiye bir gün farkla insanların

17 sene fazladan çalışmak zorunda kaldığı bugün olduğu gibi bir Türkiye değil. Yaşanabilir Türkiye ile beraber yeniden büyük Türkiye’yi hayata geçireceğiz. Tarım ve hayvancılık alanında, sanayi ve teknoloji alanında, finansman alanında dışa bağımlılıktan kurtulmuş bir Türkiye, alan el değil, veren el olan bir Türkiye. Dış ticaret fazlası veren bir Türkiye, figür değil, senarist olan bir Türkiye, katma değerli üretim ve ihracat yapan bir Türkiye. Otomobilini, tankını, uçağını, helikopterini, hava savunma sistemlerini, füzelerini, İHA ve SiHA’larını bugün olduğu gibi %50 %60 oranında değil %100 oranında yerli ve milli olarak üreten bir Türkiye. Bakın şimdi Kaan uçağını yaptık dediler. Amerika’da gittiler. Amerika yaptırımlar çerçevesinde Kaan uçağının motorlarını vermeyi reddetti. Öyle olunca bizim Kaan projesi rafa Endonezya’ya satılacak olan 40 tane Kaan uçağının satışı da bu durumda durdurulmak zorunda kaldı. Erbakan hocamız 767’de ağır sanayi hamlesini başlatırken bugünleri görerek başlatmıştı. 50 sene o hizmet devam edebilseydi, darbelerle, oyunlarla Erbakan hocamızın önü kesilmeseydi, bugün biz Kaan’ı da, tankımızı da, helikopterimizi de %100 yerli ve milli olarak yapıyor olacaktık. İnşallah bugünlere kavuşmak için yeniden büyük Türkiye için yine Milli Görüşte birleşeceğiz. Yüksek milli gelire sahip bir Türkiye istiyoruz. Kişi başına düşen milli gelirin en azından 30.000 dolar seviyesinde olduğu bir Türkiye ve her zaman söylediğimiz gibi Amerika’nın ve İsrail’in melanetlerine karşı sadece lanetleyen ve kınayan değil, onların zulümlerini fiilen durdurmaya güç yetirecek bir Türkiye inşallah.

GAZZE’Yİ, ARAKAN’I GÖRÜNCE RAHAT ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL

Çok değerli kardeşlerim, sadece yaşanabilir Türkiye ve yeniden büyük Türkiye ile iş bitmiyor. Biz Türkiye’de ne kadar rahatımız yerinde de olsa, gelirimiz yüksek seviyede de olsa, Gazze’yi gördüğümüz zaman, Arakan’ı, Keşmir’i, Doğu Türkistan’ı gördüğümüz zaman, Filistin’deki o kolu bacağı kopmuş minicik yavruları gördüğümüz zaman burada rahat edebilmemiz, huzurlu uyku uyuyabilmemiz mümkün değildi. Onların kurtuluşu nasıl olacak? Onların kurtuluşu için de Erbakan hocamız reçeteyi ortaya koydu. D60 hedefine ulaşılması lazım. D60 57 Müslüman ülkenin Türkiye’nin öncülüğünde bir araya gelmesi ve sahip oldukları kaynakları bir yaptırım gücü olarak kullanmaz. Dünyadaki petrolün üçte ikisi bu Müslüman ülkelerin elinde. Dünyadaki doğalgazın %55’i Müslüman ülkelerin elinde. Dünyadaki su kaynaklarının yarıdan fazlası Müslüman ülkelerin elinde. Dünyadaki uranyumun %40’tan fazlası Müslüman ülkelerin elinde. Ki uranyum olmadan nükleer enerji olmaz. Biliyorsunuz krom, altın, gümüş, pırlanta, bunları saymıyorum bile. Bakır bir Afganistan’ın trilyonlarca dolarlık lityum madenleri var. Lityum olmadan taşınabilir bilgisayar, cep telefonu, elektrikli otomobil yapamazsınız. Bizim bir heyetimiz yıllar önce Sudan’a gittiler ve Sudan’daki yetkililer kendilerine dediler ki, “Bakın burada ambargoya konu olan maddelerin listesi var. Amerika’nın Sudanı ambargosu. Bunların içerisinde bir tane maddeyi ambargo dışında tutmuşlar. Nedir o? Arap zamkı denen bir madde. Neden? Bu kolanın, sprite’ın, diğer gazlı içeceklerin üretilmesinde kullanılan son derece önemli bir hammadde Arap zamk. Ve bunun çok önemli bir kısmı da Sudan’dan çıkıyor. Trilyon dolarlık şirketlerinin zarara girmemesi için, üretimine devam etmesi için Sudan’a bu kadar kapsamlı bir ambargo uygulamalarına rağmen o Arap zamkını ambargo kapsamı dışında tutmuş. Ona ihtiyaçları var. Bir Arap zamkı bile onlar için bu kadar büyük önem taşıyor ki petrolün üçte ikisinden bahsediyorum. Doğalgazın %55’inden bahsediyorum. Su kaynaklarının yarıdan fazlasından bahsediyorum. Dünyanın hiçbir yerinde petrol, doğalgaz ve su olmadan yaşamın devam etmesi mümkün değil. Cenabı Allah bu nimetleri bize vermiş. Yapılacak olan kuvvet ve kudret sahibi Amerika ve İsrail değil, Cenabı Allah’tır deyip bu yaptırımları uygulamak. İşte bunun için de Türkiye’de Milli Görüş iktidarı lazım. Türkiye’nin öncülüğünde de 57 Müslüman ülkenin ortak hareket edip ortak karar alması lazım.

47 de olur, 37 de olur, 17 bile olur. Bunlar Müslümanlar bir araya gelmeye başladığı zaman korkudan titrerler. Bu yaptırımlarla karşılaştıkları zaman yaptıkları zulmü ve sömürüyü durdurmaktan, masaya oturmaktan başka çareleri kalmaz. İşte dış politikada da inşallah bu adımları atarak yaşanabilir Türkiye ve yeniden büyük Türkiye ile beraber yeni bir dünyayı da inşallah hayata geçireceğiz. Her zaman söylediğim gibi kaynak paketlerimiz hazır, projelerimiz hazır ve hepsinden önemlisi makam ve rakam için değil Allah rızası için çalışan kadrolarımız hazır. Milli görüş kadroları. Siyaseti ticaret olarak değil ibadet olarak yapan kadrolarımız hazır. İnşallah yeni dönemde yine geleceğiz ve bu aziz milletin yüzünü yine milli görüşle, yine refahla güldüreceğiz. Zafer milli görüşçülerindir ve zafer yakındır. Bu vesileyle çok değerli il başkanımıza, yönetim kurulu üyelerine, büyük kongre delegelerimize hayırlı olsun diyorum. Kendilerini tebrik ediyorum. Teşekkürler ediyorum. Emeği geçen bütün arkadaşlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum. Ve bu salonu böyle büyük coşkuyla dolduran siz Hataylı milli görüşçülere bir kez daha teşekkürler ediyorum. Allah hepinizden razı olsun. Allah’a emanet olunuz” ifadelerini kullandı.

YENER: ERBAKAN’I CUMHURBAŞKANI YAPACAĞIZ

Kongrede konuşan İl Başkanı Yusuf Yener, “Cümleten selamünaleyküm. Aleykümselam ve rahmetullahi ve berekatuh. Hoş geldiniz. Sefalar geldiniz. Sayın genel başkanım, sayın genel başkan yardımcım, sayın bölge sorumlum, sayın il sorumlusu kardeşimiz Sayın milletvekilimiz Necmettin Çalışkan beyefendi,

Saadet Partisi, Sayın il başkanlarım, Muhterem Hatay ilçe başkanlarım, il başkan yardımcılarım, hepiniz hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Tabii. Sayın basım mensupları, sayın hanım kolu teşkilatımız, sayın il seçim kurulu kardeşlerimiz ve kıymetli divan oluşacak. Hepiniz hoş geldiniz. Sefalar getirdiniz. Sayın genel başkanımız Hatay’a teşrif edip bizi onurlandırdılar. Allah ondan razı olsun. Allah onun izzet ve şerefini arttırsın. 1969 yılında başlayan Milli Görüş Hareketi planlı, programlı çalışması neticesiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanlığını rahmetli Erbakan hocam getirilmiştir. Rahmetli Erbakan hocam 11 aylık hükümeti döneminde çekiç gücün giderilmesi, Türkiye’den sınır dışına çıkarılması 97 yılında elhalile Türk Silahlı Kuvvetleri Barış Gücünün gönderilmesi de bütçeyi oluşturması Elbette başarıdan başarıya koşan bu

milli görüş maalesef 21 Mayıs 1997’de kapatılmış olup rahmetli Erbakan hocam kapatıldığı vakit bu kapanmanın bir nokta kadar kıymeti yok demiş. Allah razı olsun ondan. Gerçekten bu kapanmanın bir nokta kadar kıymeti yok. Neden? Tekrardan yeniden Refah Partisi Allah’ın izniyle 2. 40 yılda Yeniden Refah Partisi Genel Başkanımız Sayın Doktor Fatih Erbakan’ı Cumhurbaşkanı yapmaya azimlidir. Cumhurbaşkanlığını hak eden yapsın. Hak etmeyen cumhurbaşkanlığı yapamaz. Değerli kardeşlerim, bu millet

23 yıldan beri aldatılıyor. Bakın televizyonun tüm kanallarında tabiri caizse necis damlıyor. Pahalılık almış başını gidiyor. Memleket yaşanmaz bir hale geldi. Tek adam bu aziz milleti idare etmeye çalışıyor. Lakin onu da yapamıyor. Niçin? Ya Trump dostum diyor, ya Batıya dostum diyor, ya falana dostum diyor. Değerli kardeşlerimiz, biz Allah’a dost olana dost, düşman olana düşman oluruz. Sayın Cumhurbaşkanımız diyor ki, “Gazze bizim kırmızı çizgimiz. Vallahi de billahi de Gazze bizim şehadet çizgimiz. Gazze milli görüşün şehadet çizgisidir. Olmazsa olmazıdır. Gazzeli bir çocuk sizi diyor Allah’a şikayet edeceğim. Ey

Müslüman liderler diyor. Sizi Allah’a şikayet edeceğim. Değerli dostlarım eğer bugün Milli Görüş iktidar olsaydı Gazze diye bizim bir problemimiz olmazdı. Çünkü bizim merhum genel başkanımız Erbakan hocamız o zaman arzı mevut projesi var. Bunlar tehlikeli bir iş yapıyor. Tedbir alınsın dediği halde bugüne kadar Türkiye’de bununla ilgili hiçbir tedbir alınmadı.

İSRAİL ANCAK KUVVETTEN ANLAR

Suriye’ye kadar gelip bombalayan siyonist İsrail yarın da daha yakınlara gelecek. Bu durmayacak. Bunu durdurmanın tek yolu güç. Bu ancak kuvvetten anlar. Dolayısıyla yeniden Refah Partisi’nin muhakkak iktidara gelmesi lazım. Devleti yönetmek korkakların işi değildir. Neme lazım diyemeyiz. Değerli kardeşlerim, iki seneden beri Gazze’ye bombalar yağıyor. İnsanlar açlık, perişan ama Katar’a birkaç bomba atıldı diye 60’a yakın İslam ülkesi Katar’da toplandı. Niçin Katar’da toplandı? Katar’da para çok. Katar’da rant çok. Katar’a gidiyorsunuz ama garip gruba bizim ilk kıblemiz olan Kudüs’e nedense müdahale edemiyorsunuz. Kudüs’e kim müdahale eder? Reis Erbakan eder. Reis Erbakan Kudüs’e. Kudüs’ü seven ilk kıblemiz olan Kudüs’ü seven. Elbette Kudüs’e sahip çıkar. Kudüs’e sahip çıkacak bir kişi var bu ülkede. O da Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı adayımız Doktor Fatih Erbakan. Saygıdeğer milli görüşçü kardeşlerim. Eğer biz bir olursak, biz beraber olursak Allah’ın izniyle bu iktidarı Yeniden Refah Partisi ilk seçimlerde ele alacak. Buna inanacağız. Niye buna inanacağız biliyor musunuz? Rahmetli Erbakan hocamla yola çıktığımızda biz geliyoruz diyordu. İlk çıktığımız gün 450 milletvekiliyle geleceğiz diyordu. Tabii ben bakıyordum oy oranımız %5 %7. diyordum. Hocam bunu böyle söylüyor ama Allah ondan razı olsun. Biz 100 metreyi görürken o 1000 metreyi görüyordu. Şimdi size şunu söylüyorum. Rahmetli genel başkanımız nasıl ki başbakan oldu, onun evladı da bize emanet evladı Doktor Fatih Erbakan da Allah’ın izniyle cumhurbaşkanı olacak. İsterse yan yana gelsinler, isterse üst üste gelsinler, isterse sırt sırta gelsinler, yeniden Refah Partisi’nin iktidarını önleyemeyecekler. Hak gelince batıl zahil olur. Bu duygu ve düşüncelerle kongremize katılan tüm kardeşlerimizden Allah razı olsun diyorum. Hepsine saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum. Bizi onurlandıran Sayın Genel Başkanımı, genel başkan yardımcılarımı, misafir olarak gelen il başkanlarımı, tüm kardeşlerimi tebrik ediyorum. Allah onlardan razı olsun. Gelmelerinden dolayı çok memnun oldum. Allah da onlardan razı olsun. Selamünaleyküm ve rahmetullah” ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından il teşkilatı tarafından Genel Başkan Fatih Erbakan’a plaket takdim edildi.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ